Uçtu Uçtu 40 Uçtu

15:37

Doğan büyüyor diye boşuna demiyorlar sanırım. Gerçekten de zaman çok hızlı geçiyor ve her gün O'nun küçük küçük değişimleri bizi çok fazla heyecanlandırıyor. Aman ne zaman doğacak, aman nasıl olacak derken Masal'ın 40’ı çıktı bile. Peki nedir bu 40 çıkması?

40 çıkmasının/uçmasının eski Türk adetlerinden olması ve taaa Göktürkler'e kadar uzanması inanılmaz ilginç. Yeni anne ve bebeklerin 40 gün dışarıya çıkmama adeti aslında annenin ve bebeğin doğumdan sonraki altı hafta boyunca bağışıklık sisteminin yeterince güçlü olmamasına alınmış bir önlem. Şimdiki zamanlarda zaten birinci hafta ya da birinci ay kontrolü için mutlaka dışarı çıkıyorsunuz ancak normal hayata dönme tercihi kişiden kişiye değişiyor. Annenin ağrılarının tamamen geçip hem fizyolojik hem de psikolojik olarak toparlanma dönemi aslında bu "6 hafta" tabii ki de daha erken toparlanıp kendinizi iyi hissederseniz daha erken de çıkabilirsiniz. Benim tercihim 20 günden sonra tamamen dışarıdaki hayatıma dönmek oldu, zaten hem ruhsal hem de fiziksel olarak kendimi o zaman iyi hissetmiştim.

Biz bu günü nasıl geçirdik onu anlatmam gerekirse; hem gelenekleri hem de kendi inançlarımızı harmanlayarak bu günü biz şöyle kutladık. Önce Masal'ı kırkladık yani yıkadık:) Bu 40 banyosu için apılan değişik uygulamalar var ama biz ortaya biraz karışık yaptık. Masal'ın banyo suyunun içine 40 tane cam boncuk (hepsini Babaannesi yapmıştı), 40 tane çörekotu, alyans ve çiçekler ekledik ve bu suyla yıkadık. Ayrıca Masal 10 günlükken göbeği düşmüştü ve o zamanda onu bal ve tuzla birazcık (temsili) bulayıp hemen suyla yıkamıştık. Bal tatlı olması, tuz ter kokmaması için - tabii ki de bunlar üzerinde o kadar kısa bir süre kaldılar ki "AMAN BAL MI/TUZ MU?" telaşlanması yaşanmasına hiç gerek yok. 

Daha sonra ise 40 Uçurması için eşimin kuzeni yani Masal'ın Özge Halası gittik, halası ona harika bir sürpriz hazırlamıştı. Bir sepetin içine minik minik keseler koymuştu, bunların anlamları çok başkaydı.



Bozuk Para; ömrü boyunca bol kazançları olsun 

Pamuk; saçı aklaşana kadar uzun ömürlü ve kalbi pamuk gibi yumuşak olsun
Şeker; ağzı hep tatlı olsun ve yüzü hep gülsün
Pirinç; kendisine, evine ve kırk uçurmaya gittiği eve bereket gelsin
Tuz; ömrü, evi, tadı tuzu gibi iyi olsun, ağzının tadı hiç kaçmasın
Yumurta; karnı tok, sırtı pek olsun 

diye konulmuşlardı. Ne ince düşünülmüştü, hep anılarımızda kalacak bir gün oldu. Sizin bunlardan başka yaptığınız bir uygulama oldu mu? Merak ediyorum.



Not: 40 gün öncesine Masal'ın Doğum Anlarına Dönmek İçin: Doğum Hikayem




You Might Also Like

0 yorum

Blogger tarafından desteklenmektedir.